58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
DUA ne demek? DUA kelimesinin anlamı nedir?
Allah'a (C.C.) karşı rağbet, niyaz, yalvarış, tazarru.
Salât, namaz.
Cenab-ı Hak'tan hayır ve rahmet dilemek.
Allah'ın rızâsını, hidayet ve istikamete muvaffakiyyeti
dilemek, yalvarmak.
Peygamber'e (A.S.M.) salavat getirmek.
Birisini çağırmak.
Birisini bir şeye sevketmek.
Bir
kimseyi bir isimle tesmiye etmek.
Söz, kelâm.
Okumak.(... Duâ ubudiyyetin ruhudur ve hâlis bir imanın
neticesidir. Çünkü, duâ eden adam duâsı ile gösteriyor ki:
Bütün kâinata hükmeden birisi var ki, en küçük işlerime
ıttılaı var ve bilir; en uzak maksadlarımı yapabilir; benim
her halimi görür, sesimi işitir. Öyle ise, bütün mevcudatın
bütün seslerini işitiyor ki benim sesimi de işitiyor, bütün
o şeyleri O yapıyor ki en küçük işlerimi de Ondan
bekliyorum, Ondan istiyorum...Duânın en güzel, en lâtif, en
leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: "Duâ eden adam
bilir ki; birisi var ki, onun sesini dinler; derdine derman
yetiştirir, ona merhamet eder; Onun kudret eli her şeye
yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil, bir Kerim
Zât var; ona bakar, ünsiyet verir... M.)(Duâ-yı kavli-i
ihtiyarînin makbuliyeti, iki cihetledir. Ya aynı matlubu ile
makbul olur veyahud daha evlâsı verilir.Meselâ: Birisi
kendine bir erkek evlâd ister. Cenâb-ı Hak, Hazret-i Meryem
gibi bir kız evlâdını veriyor. "Duâsı kabul olunmadı"
denilmez. "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir. Hem
bâzan kendi dünyasının saâdeti için duâ eder. Duâsı âhiret
için kabul olunur. "Duâsı reddedildi." denilmez. Belki,
"Daha enfa bir sûrette kabul edildi." denilir. Ve hâkezâ...
Mâdem Cenâb-ı Hak Hakim'dir, biz ondan isteriz, o da bize
cevap verir. Fakat hikmetine göre bizimle muamele der. Hasta
tabibin hikmetini ittiham etmemeli. Hasta bal ister; tabib-i
hâzık, sıtması için sulfato verir. "Tabib beni dinlemedi."
denilmez. Belki âh ü fizârını dinledi, işitti, cevap da
verdi; maksudun iyisini yerine getirdi. M.) (Mü'minin
mü'mine en iyi duâsı nasıl olmalıdır?Elcevap : Esbâb-ı kabul
dairesinde olmalı. Çünkü, bâzı şerait dahilinde duâ makbul
olur, şerait-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti
ziyadeleşir. Ezcümle: Duâ edileceği vakit, istiğfar ile
mânevi temizlenmeli: sonra makbul bir duâ olan Salâvat-ı
Şerifeyi şefaatçı gibi zikretmeli ve âhirde yine Salâvat
getirmeli. Çünkü, iki makbul duânın ortasında bir duâ makbul
olur. Hem $ yâni "Gıyaben ona duâ etmek"; hem hadiste ve
Kur'an'da gelen me'sur duâlarla duâ etmek. Meselâ: $ $ gibi
câmi duâlarla duâ etmek, hem hulus ve huşu ve huzur-u kalb
ile duâ etmek; hem namazın sonunda, bilhassa sabah
namazından sonra; hem mevâki-i mübârekede, hususan
mescidlerde, hem cum'ada, hususan saat-i icabede, hem
şuhur-u selâsede, hususan leyali-i meşhurede; hem
Ramazan'da, hususan leyle-i Kadir'de duâ etmek kabule karin
olması rahmet-i İlâhiye'den kaviyyen me'muldür. O makbul
duânın ya aynen dünyada eseri görünür; veyahut duâ olunanın
âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek
aynı maksad yerine gelmezse, duâ kabul olmadı denilmez;
belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.
M.)(Dördüncü nevi ki; en meşhurudur...Bizim duamızdır. Bu da
iki kısımdır: Biri, fiilî ve hâlî; diğeri, kalbî ve kalîdir.
Meselâ: Esbaba teşebbüs, bir dua-yı fiilîdir. Esbabın
içtimaı, müsebbebi icad etmek için değil, belki lisan-ı hâl
ile müsebbebi Cenab-ı Hak'tan istemek için bir vaziyet-i
marziye almaktır. Hattâ çift sürmek hazine-i rahmet kapısını
çalmaktır. Bu nevi dua-yı fiilî, Cevad-ı Mutlak'ın isim ve
ünvanına müteveccih olduğundan, kabule mazhariyeti
ekseriyet-i mutlakadır. İkinci kısım: lisan ile, kalb ile
dua etmektir. Eli yetişmediği bir kısım metalibi istemektir.
Bunun en mühim ciheti, en güzel gayesi, en tatlı meyvesi,
şudur ki: "Dua eden adam anlar ki: Birisi var; onun
hatırât-ı kalbini işitir, herşey'e eli yetişir, herbir
arzusunu yerine getirebilir.. Aczine merhamet eder, fakrına
medet eder."İşte ey âciz insan ve ey fakir beşer! Duâ gibi
hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı
olan bir vesileyi elden bırakma. Ona yapış âlâ-yı illiyyin-i
insaniyete çık, bir sultan gibi bütün kâinatın dualarını,
kendi duan içine al. Bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî
gibi $ de. Kâinatın güzel bir takvimi ol!... S.)
"DUA" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.