58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
İSTİDLAL ne demek? İSTİDLAL kelimesinin anlamı nedir?
(Dalâl. den) İman ve İslâmiyet yolundan çıkarmağa,
dalâlete düşürmeğe çalışmak.
Delil getirmek. Bir delile dayanarak netice çıkartmak.
Delile nazar etmek. Muhakeme. Mülahaza ve anlama kudreti.
Delil ile anlamak. Zihnin eserden müessire veya müessirden
esere intikali.(Ateşin dumana olan delâleti gibi müessirden
esere yapılan istidlâle "bürhan-ı limmî" denildiği gibi,
dumanın ateşe olan delâleti gibi eserden müessire olan
istidlale de "bürhan-ı innî" denir. Bürhan-ı innî,
şüphelerden daha salimdir. İ.İ.)(Kur'anda delâil-i akliyeye
ve fennin keşfiyatına muhalif bazı âyetler vardır dedikleri
üçüncü şüphelerine cevap: Kur'an-ı Kerim'de takib edilen
maksad-ı aslî; isbat-ı Sâni', nübüvvet, haşir, adalet ile
ibadet esaslarına cumhur-u nâsı irşad ve îsal etmektir.
Binaenaleyh, Kur'an-ı Kerim'in kâinattan yaptığı bahis
tebeidir; kasdi değildir. Yani ligayrihidir, lizatihi
değildir. Yani Kur'an-ı Kerim, Cenab-ı Hakk'ın vücud, vahdet
ve azametine istidlal suretiyle kâinattan bahsetmiştir.
Yoksa, kâinatın bizzat keyfiyetini izah etmek için değildir.
Çünkü Kur'an-ı Kerim; coğrafya, kozmoğrafya gibi kasden
kâinatın keyfiyetinden mânâ-yı ismiyle bahseden bir fen, bir
kitab değildir. Ancak, kâinat sahifesinde yazılan san'at-ı
İlâhiyyenin nakışları ve yaratılan kudretin mu'cizeleri ve
kozmoğrafyacıları hayrette bırakan nizam ve intizamla,
mânâ-yı harfiyle Sâni ve Nazzam-ı Hakikî'ye istidlal
keyfiyetini öğretmek için nâzil olan bir kitabdır.
Binaenaleyh san'at, kasd, nizam; kâinatın her zerresinde
bulunur, matlub hâsıl olur; teşekkülü nasıl olursa olsun
bizim matlubumuza taalluku yoktur. Febinaen alâ zâlik, madem
ki Kur'anın kâinattan bahsi istidlal içindir ve delilin de
müddeadan evvel ma'lum olması şarttır ve delilin
muhatablarca vuzuhu müstahsendir; bazı âyetlerin onların
hissiyatına ve edebî ma'lumatlarına imale etmesi ve
benzetmesi, mukteza-yı belâgat ve irşad olmaz mı? Fakat bu
âyetlerin, hissiyatlarına imale etmesi mes'elesi o hissiyata
kasden delâlet etmek için değildir. Ancak, kinaye kabilinden
o hissiyatı okşamak içindir. Maahaza, hakikata ehl-i tahkiki
îsal için, karine ve emareler vaz'edilmiştir. Meselâ: Eğer
Kur'an-ı Kerim, makam-ı istidlalde şöylece demiş olsa idi
ki: "Ey insanlar! Güneşin zâhirî hareketiyle hakikî sükûnuna
ve Arzın zâhirî sükûnuyla hakikî hareketine ve yıldızlar
arasında câzibe-i umumiyenin garibelerine ve elektriğin
acibelerine ve yetmiş unsur arasında hâsıl olan imtizacata
ve bir avuç su içinde binler mikrobun bulunmasına dikkat
ediniz ki, bu gibi hârika şeylerden Cenab-ı Hakk'ın herşeye
kadir olduğunu anlayasınız." deseydi, delil müddeâdan
binlerce derece daha hafî, daha müşkül olurdu. Halbuki
delilin müddeâdan daha hafî olması, makam-ı istidlale uymaz.
İ.İ.)
"İSTİDLAL" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.