58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
KUR'AN-I MU'CİZ-ÜL BEYAN ne demek? KUR'AN-I MU'CİZ-ÜL BEYAN kelimesinin anlamı nedir?
Beyan ve ifadesi mu'cize olan Kur'an.(Kur'an: Şu
kitâb-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi.. ve âyât-ı
tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedisi..
ve şu âlem-i gayb ve şehadet kitabının müfessiri... ve
zeminde ve gökde gizli Esmâ-i İlâhiyenin mânevi
hazinelerinin keşşâfı.. ve sutur-u hâdisatın altında muzmer
hakaikın miftahı.. ve âlem-i şehâdette âlem-i gaybın
lisanı... S.)(-Kur'an-ı Kerim-, bütün mebâhis-i esasiyeyi ve
mühimmeyi öyle bir tarzda beyan eder ki, o beyan, bütün
kâinatı bir saray gibi idare eden ve dünyâyı ve âhireti iki
oda gibi açıp kapayan; ve zemin bir bahçe; ve semâ,
misbahlariyle süslendirilmiş bir dam gibi tasarruf eden; ve
mâzi ve müstakbel, bir gece ve gündüz gibi nazarına karşı
hazır iki sahife hükmünde temaşa eden; ve ezel ve ebed, dün
ve bugün gibi silsile-i şuunatın iki tarafı birleşmiş,
ittisal peyda etmiş bir surette, bir zaman-ı hâzır gibi
onlara bakan bir Zât-ı Zülcelâle yakışır bir tarz-ı
beyandır.Nasıl bir usta, bina ettiği ve idare ettiği iki
haneden bahseder, proğramını ve işlerinin liste ve
fihristesini yapar; Kur'an dahi, şu kâinatı yapan ve idâre
eden ve işlerinin listesini ve fihristesini tabir câiz ise,
proğramını yazan, gösteren bir Zâtın beyanına yakışır bir
tarzdadır. Hiç bir cihetle eser-i tasannu ve tekellüf
görünmüyor. Hiç bir şâibe-i taklid veyâ başkasının hesâbına
ve onun yerinde kendini farzedip konuşmuş gibi bir hud'anın
emaresi olmadığı gibi, bütün ciddiyetiyle, bütün safvetiyle,
bütün hulusiyle sâfi, berrak, parlak beyânı, nasıl gündüzün
ziyâsı, "Güneşten geldim" der. Kur'ân dahi," Ben Hâlık-ı
Âlem'in beyanıyım ve kelâmıyım" der. Evet şu dünyâyı antika
san'atlarla süslendiren ve lezzetli nimetlerle dolduran ve
san'atperverâne ve nimetperverane şu derece san'atının
acibeleriyle şu derece kıymettar nimetlerini dünyanın yüzüne
serpen, sıravâri tanzim eden ve zeminin yüzünde seren,
güzelce dizen bir Sâni', bir Mün'imden başka şu velvele-i
takdir ve istihsanla ve zemzeme-i hamd ve şükranla dünyâyı
dolduran ve zemini bir zikirhâne, bir mescid, bir
temaşagâh-ı san'at-ı İlâhiyeye çeviren Kur'an-ı Mu'ciz-ül
Beyan kime yakışır ve kimin kelâmı olabilir? Ondan başka kim
ona sâhib çıkabilir? Ondan başka kimin sözü olabilir?
Dünyayı ışıklandıran ziya, güneşten başka hangi şeye
yakışır? Tılsım-ı kâinatı keşfedip âlemi ışıklandıran
beyan-ı Kur'an, Şems-i Ezelî'den başka kimin nuru olabilir?
Kimin haddine düşmüş ki ona nazire getirsin? Onun taklidini
yapsın?Elhak, bu dünyayı san'atlarıyla zinetlendiren bir
san'atkârın, san'atını istihsan eden insanla konuşmaması
muhaldır. Mâdem ki, yapar ve bilir, elbette konuşur. Mâdem
konuşur, elbette konuşmasına yakışan Kur'andır. Bir çiçeğin
tanziminden lâkayd kalmayan bir Mâlik-ül Mülk, bütün mülkünü
velveleye veren bir kelâma karşı nasıl lâkayd kalır? Hiç
başkasına mal edip hiçe indirir mi? S.)(Kur'an-ı Hakim yirmi
üç sene mütemadiyen damarlara dokunduracak ve inadı tahrik
edecek bir tarzda meydan okudu ve der idi ki: "Şu Kur'anın
Muhammed-ül Emin gibi bir ümmiden nazirini yapınız ve
gösteriniz. Haydi bunu yapamıyorsunuz, o zât ümmi olmasın,
gayet âlim ve kâtip olsun. Haydi bunu da getiremiyorsunuz;
bir tek zât olmasın, bütün âlimleriniz, beliğleriniz
toplansın, birbirine yardım etsin, hattâ güvendiğiniz
âliheleriniz size yardım etsin. Haydi bununla da
yapamıyacaksınız, eskiden yazılmış beliğ eserlerden de
istifade edip, hattâ gelecekleri de yardıma çağırıp,
Kur'anın nazirini gösteriniz, yapınız. Haydi bunu da
yapamıyorsunuz; Kur'anın mecmuuna olmasın da, yalnız on
Suresinin nazirini getiriniz. Haydi on Suresine mukabil
hakiki doğru olarak bir nazire getiremiyorsunuz; haydi
hikâyelerden asılsız kıssalardan terkib ediniz. Yalnız
nazmına ve belâgatına nazire olsun getiriniz. Haydi bunu da
yapamıyorsunuz, bir tek suresinin nazirini getiriniz. Haydi
Sure uzun olmasın, kısa bir Sure olsun, nazirini getiriniz.
Yoksa, din, can, mal, iyalleriniz; dünyada da âhirette de
tehlikeye düşecektir..." M.)(Amerikalı Filozof Karlayl
(Carlyle) şöyle diyor: Kur'anı bir kerre dikkatle okursanız,
O'nun hususiyetlerini izhara başladığını görürsünüz.
Kur'anın güzelliği diğer bütün edebî eserlerin
güzelliklerinden kabil-i temyizdir. Kur'anın başlıca
hususiyyetlerinden biri, (O'nun asliyyetidir. Benim fikir ve
kanaatıma göre Kur'an serâpa samimiyet ve hakkaniyetle
doludur. Hz. Muhammed'in (A.S.M.) cihana tebliğ ettiği
dâvet, hak ve hakikattır. İ.İ.)
"KUR'AN-I MU'CİZ-ÜL BEYAN" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.
"KUR'AN-I MU'CİZ-ÜL BEYAN" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.