58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
MERATİB-İ HAYAT ne demek? MERATİB-İ HAYAT kelimesinin anlamı nedir?
Hayat mertebeleri.(Birinci sual: Hz. Hızır (A.S.)
hayatta mıdır? Hayatta ise niçin bazı mühim ulema hayatını
kabul etmiyorlar?Elcevap : Hayattadır, fakat merâtib-i hayat
beş'tir. O, ikinci mertebededir. Bu sebepten bazı ulemâ,
hayatında şüphe etmişler.Birinci Tabaka-i Hayat: Bizim
hayatımızdır ki, çok kayıtlarla mukayyeddir.İkinci Tabaka-i
Hayat : Hz. Hızır ve İlyas Aleyhimesselâmın hayatlarıdır ki,
bir derece serbesttir. Yâni bir vakitte pekçok yerlerde
bulunabilirler. Bizim gibi beşeriyet levâzımatiyle daimi
mukayyed değillerdir. Bazan istedikleri vakit bizim gibi
yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir.
Tevatür derecesinde ehl-i şuhud ve keşif olan evliyânın,
Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir ve
isbat eder. Hattâ makamat-ı velâyette bir makam vardır ki,
"Makam-ı Hızır" tâbir edilir. O makama gelen bir veli,
Hızırdan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bâzan o makam
sahibi yanlış olarak, ayn-ı Hızır telâkki olunur.Üçüncü
Tabaka-i Hayat : Hazret-i İdris ve İsa Aleyhimesselâmın
tabaka-i hayatlarıdır ki, beşeriyet levazımatından tecerrüd
ile, melek hayatı gibi bir hayata girerek nuranî bir letafet
kesbederler. Adeta beden-i misali letâfetinde ve cesed-i
necmi nuraniyetinde olan cism-i dünyevileriyle semavatta
bulunurlar. Ahirzamanda Hazret-i İsâ Aleyhisselâm gelecek,
Şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) ile amel edecek meâlindeki
hadisin sırrı şudur ki: Ahirzamanda felsefe-i tabiiyenin
verdiği cereyan-ı küfriye ve inkâr-ı Uluhiyete karşı
İsevilik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip
İslâmiyete inkılab edeceği bir sırada, nasıl ki isevilik
şahs-ı mânevisi, Vahy-i Semâvi kılınciyle o müthiş
dinsizliğin şahs-ı mânevisini öldürür; öyle de: Hazret-i İsâ
Aleyhisselâm, İsevilik şahs-ı mânevisini temsil ederek,
dinsizliğin şahs-ı mânevisini temsil eden deccalı öldürür...
yâni inkâr-ı Uluhiyet fikrini öldürecek.Dördüncü Tabaka-i
Hayat : Şüheda hayatıdır. Nass-ı Kur'anla şühedanın, ehl-i
kuburun fevkinde bir tabaka-i hayatları vardır. Evet,
şüheda, hayat-ı dünyevilerini tarik-ı hakta feda ettikleri
için, Cenâb-ı Hak kemâl-i kereminden onlara hayat-ı
dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı
Alem-i Berzahta onlara ihsan eder. Onlar kendilerini ölmüş
bilmiyorlar.. yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme
gittiklerini biliyorlar.. kemal-i saadetle mütelezziz
oluyorlar.. ölümdeki firak acılığını hissetmiyorlar. Ehl-i
kuburun çendan ruhları bâkidir, fakat kendilerini ölmüş
biliyorlar. Berzahta aldıkları lezzet ve saâdet, şühedanın
lezzetine yetişmez. Nasıl ki iki adam bir rü'yada Cennet
gibi bir güzel saraya girerler. Birisi rü'yada olduğunu
bilir. Aldığı keyf ve lezzet pek noksandır. "Ben uyansam şu
lezzet kaçacak" diye düşünür. Diğeri rü'yada olduğunu
bilmiyor, hakiki lezzet ile hakiki saâdete mazhar olur.İşte
Alem-i Berzahtaki emvât ve şühedanın hayat-ı berzahiyyeden
istifadeleri, öyle farklıdır. Hadsiz vâkıatla ve rivâyatla
şühedanın bu tarz-ı hayata mazhariyetleri ve kendilerini sağ
bildikleri sâbit ve kat'idir. Hattâ Seyyidüşşüheda olan
Hazret-i Hamza Radıyallahü Anh, mükerrer vâkıatla kendine
iltica eden adamları muhafaza etmesi ve dünyevi işlerini
görmesi ve gördürmesi gibi çok vâkıatla, bu tabaka-i hayat
tenvir ve isbat edilmiş. Hatta ben kendim Ubeyd isminde bir
yeğenim ve talebem vardı. Benim yanımda ve benim yerime
şehid olduktan sonra, üç aylık mesafede esarette bulunduğum
zaman, mahall-i defnini bilmediğim halde, bence bir rü'ya-yı
sâdıkada, taht-el-Arz bir menzil suretindeki kabrine
girmişim. Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm. O, beni
ölmüş biliyormuş. Benim için çok ağladığını söyledi.
Kendisini hayatta biliyor; fakat, Rus'un istilâsından
çekindiği için, yer altında kendine güzel bir menzil yapmış.
İşte bu cüz'i rü'ya, bâzı şerait ve emârâtla, geçen
hakikata, bana şuhud derecesinde bir kanaat
vermiştir.Beşinci Tabaka-i Hayat : Ehl-i kuburun hayat-ı
ruhânileridir. Evet mevt; tebdil-i mekândır, ıtlâk-ı ruhtur,
vazifeden terhistir. İdam ve adem ve fena değildir. Hadsiz
vâkıatla ervâh-ı evliyanın temessülleri ve ehl-i keşfe
tezahürleri.. ve sâir ehl-i kuburun yakazaten ve menâmen
bizlerle münasebetleri ve vâkıa mutabık olarak bizlere
ihbaratları gibi çok delâil, o tabaka-i hayatı tenvir ve
isbat eder. Zâten beka-i ruha dair "Yirmidokuzuncu Söz" bu
tabaka-i hayatı delâil-i kat'iyye ile isbat etmiştir. M.)
"MERATİB-İ HAYAT" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.
"MERATİB-İ HAYAT" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.