58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
MEZHEB ne demek? MEZHEB kelimesinin anlamı nedir?
Yol. Gidilen yol. Tutulan çığır.
Dinin esaslarında ve
esas temel mes'elelerde bir olmakla beraber, teferruatta
bazı muhtelif mes'eleler olması sebebiyle birbirinden az
farklı müctehidlerin yolları. Müctehidlerden, kendilerine
tâbi olunanların seçtikleri meslekleri. Füruatta Hanefi ve
Şâfii; ve Akaidde Mâturidi ve Eş'ari gibi... Bu "Mezheb"
kelimesi asıl ve esas mânasına da kullanılır. Beyn-el ulemâ
ve mukakkiklerce ince tedkik neticesinde Kur'ân-ı Kerim'in
esaslarından, Peygamber'in (A.S.M.) emir ve sünnetlerinden
ayrılmamış "Dört Mezheb" Hak olarak seçilmiştir: 1- Hanefî
Mezhebi, 2- Şâfiî Mezhebi, 3- Hanbelî Mezhebi. 4- Mâlikî
Mezhebi. (Bak: İmam)(Eğer desen: Hak bir olur; nasıl böyle
dört ve oniki mezhebin muhtelif ahkâmları hak
olabilir?Elcevab: Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara
göre nasıl beş hüküm alır; şöyle ki: Birisine, hastalığının
mizacına göre su, ilâçtır, tıbben vacibdir. Diğer birisine,
hastalığı için zehir gibi muzırdır; tıbben ona haramdır.
Diğer birisine az zarar verir; tıbben ona mekruhtur. Diğer
birisine, zararsız menfaat verir; tıbben ona sünnettir.
Diğer birisine, ne zarardır, ne menfaattir; âfiyetle içsin,
tıbben ona mübahtır. İşte hak burada taaddüd etti. Beşi de
haktır. Sen diyebilir misin ki: "Su, yalnız ilâçtır; yalnız
vacibdir, başka hükmü yoktur."İşte bunun gibi, ahkâm-ı
İlâhiyye; mezheplere, hikmet-i İlâhiyyenin sevkiyle ittiba
edenlere göre değişir, hem hak olarak değişir ve herbirisi
de hak olur, maslahat olur. Meselâ, hikmet-i İlâhiyyenin
tensibiyle İmam-ı Şâfiî'ye ittiba eden, ekseriyet itibariyle
Hanefîlere nisbeten köylülüğe ve bedeviliğe daha yakın olup,
cemaatı birtek vücud hükmüne getiren hayat-ı içtimaiye de
nâkıs olduğundan, herbiri bizzat dergâh-ı Kadıy-ül-Hâcat'ta
kendi derdini söylemek ve hususi matlubunu istemek için,
imam arkasında, Fâtiha'yı birer birer okuyorlar. Hem ayn-ı
hak ve mahz-ı hikmettir. İmam-ı A'zama ittiba edenler,
ekseriyet-i mutlaka itibariyle, İslâmî hükümetlerin
ekserisi, o mezhebi iltizam etmesiyle, medeniyete,
şehirliliğe daha yakın ve hayat-ı içtimaiyeye müstaid
olduğundan; bir cemaat, bir şahıs hükmüne girip, birtek adam
umum namına söyler; umum, kalben onu tasdik ve rabt-ı kalb
edip, onun sözü, umumun sözü hükmüne geçtiğinden, Hanefî
mezhebine göre imam arkasında Fâtiha okunmaz. Okunmaması
ayn-ı hak ve mahz-ı hikmettir.Hem meselâ, mâdem, şeriat,
tabiatın tecavüzatına sed çekmekle onu tâdil edip nefs-i
emmareyi terbiye eder. Elbette ekser etbâı, köylü ve
nim-bedevi ve amelelikle meşgul olan Şâfiî Mezhebine göre:
"Kadına temas ile abdest bozulur; az bir necaset zarar
verir." Ekseriyet itibariyle hayat-ı içtimaiyeye giren,
nim-medeni şeklini alan insanlar, ittiba ettikleri mezheb-i
Hanefîye göre: "Mess-i nisvan abdesti bozmaz, bir dirhem
kadar necasete fetva var."İşte, bir amele ile bir efendiyi
nazara alacağız. Amele, tarz-ı maişet itibariyle; ecnebi
kadınlarla ihtilâta, temasa ve bir ocak yanında oturmaya ve
mülevves şeylerin içine karışmaya mübtelâ olduğundan; san'at
ve maişet itibariyle, tabiat ve nefs-i emmaresi meydanı boş
bulup tecavüz edebilir. Onun için, şeriat onların hakkında,
o tecavüzata sed çekmek için, "Abdest bozulur, temas etme;
namazını ibtâl eder, bulaşma" mânevi kulağında bir sada-yı
semâvi çınlattırır. Amma o efendi, namuslu olmak şartiyle,
âdât-ı içtimaiyesi itibariyle, ahlâk-ı umumiye namına,
ecnebi kadınlara temasa mübtelâ değil, mülevves şeylerle
nezafet-i medeniye namına kendini o kadar bulaştırmaz. Onun
için şeriat, mezheb-i Hanefî namiyle ona şiddet ve azimet
göstermemiş; ruhsat tarafını gösterip, hafifleştirmiştir.
"Elin dokunmuş ise, abdestin bozulmaz; hicab edip, kalabalık
içinde su ile istinca etmemenin zararı yoktur. Bir dirhem
kadar fetva vardır" der, onu vesveseden kurtarır. İşte,
denizden iki katre sana misal... S.)
"MEZHEB" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.