58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
TEMESSÜL ne demek? TEMESSÜL kelimesinin anlamı nedir?
Benzeşmek. Cisimlenmek.
Bir şeyin bir yerde suret ve
mahiyetinin aksetmesi. Bir şekil ve surete girmek.
Bir
kıssa veya atasözü söylemek.(Temessülün çok envaından şu
mes'eleye medar olacak üç nev'ine işaret ederiz:Birincisi:
Kesif, maddî şeylerin akisleridir. O akisler, hem gayrdır,
ayn değil. Hem mevattır, ölüdür. Hüviyet-i suriyesinden
başka hiçbir hâsiyete mâlik değil. Meselâ sen âyineler
mahzenine girsen, bir Said binler Said olur. Fakat zihayat
yalnız sensin, ötekiler ölüdürler. Hayat hassaları onlarda
yoktur.İkincisi: Maddi nuraninin akisleridir. Şu akis ayn
değil. Fakat gayr da değil. Mahiyeti tutmuyor. Fakat o
nuraninin ekser hasiyetlerine mâliktir. Onun gibi hayy
sayılıyor. Meselâ: Şems dünyaya girdi. Herbir âyinede aksini
gösterdi. O akislerin her birinde, Güneş'in hassaları
hükmünde olan ziya ve ziyadaki elvan-ı seb'a bulunuyor.
Eğer, faraza, Güneş zişuur olsa idi, (harareti, ayn-ı
kudreti; ziyası, ayn-ı ilmi; elvan-ı seb'ası, sıfat-ı
seb'ası olsa idi) o vakit o tek ve yekta bir güneş, bir anda
herbir âyinede bulunur, herbirini kendine bir arş ve bir
çeşit telefon yapabilirdi. Birbirine mâni olmazdı.
Herbirimizle âyinemiz vasıtasiyle görüşebilirdi. Biz ondan
uzak iken, o bize bizden daha yakın olurdu.Üçüncüsü: Nurani
ruhların aksidir. Şu akis, hem haydır, hem ayndır. Fakat
âyinelerin kabiliyeti nisbetinde tezahür ettiğinden, o ruhun
mahiyet-i nefsül-emriyesini tamamen tutmuyor. Meselâ:
Hazret-i Cebrail Aleyhisselâm, Dıhye suretinde Huzur-u
Nebevide bulunduğu bir anda Huzur-u İlâhide haşmetli
kanatlariyle Arş-ı A'zamın önünde secdeye gider. Hem o anda
hesapsız yerlerde bulunur. Evamir-i İlâhiyeyi tebliğ ederdi.
Bir iş, bir işe mâni olmazdı. İşte şu sırdandır ki mahiyeti
nur ve hüviyeti nurâniye olan Hazret-i Peygamber
Aleyhissalâtü Vesselâm, dünyada bütün ümmetinin
salâvatlarını birden işitir ve kıyamette bütün asfiya ile
bir anda görüşür. Birbirine mâni olmaz. Hattâ evliyâdan,
ziyade nuraniyet kesbeden ve abdâl denilen bir kısmı, bir
anda birçok yerlerde müşahede ediliyormuş. Aynı zat, ayrı
ayrı çok işleri görüyormuş. Evet, nasıl cismaniyata cam ve
su gibi şeyler âyine olur. Öyle de, ruhaniyata dahi hava ve
esir ve âlem-i misâlin bazı mevcudatı âyine hükmünde ve berk
ve hayal sür'atinde bir vasıta-i seyr ve seyahat suretine
geçerler ve o ruhaniler, hayal sür'atiyle o merâya-yı
nazifede, o menâzil-i lâtifede gezerler. Bir anda binler
yerlere girerler. Madem Güneş gibi âciz ve musahhar
mahluklar ve ruhani gibi madde ile mukayyed nim-nurani
masnu'lar, nuraniyet sırriyle bir yerde iken, pekçok
yerlerde bulunabilirler. Mukayyed bir cüz'î iken, mutlak bir
küllî hükmünü alırlar. Bir anda cüz'î bir ihtiyar ile pek
çok işleri yapabilirler.Acaba, maddeden mücerred ve muallâ;
ve tahdid-i kayd ve zulmet-i kesafetten münezzeh ve müberra;
ve şu umum envar ve bütün nuraniyat, O'nun envar-ı kudsiye-i
esmasının bir keşif zılâli; ve umum vücut ve bütün hayat ve
âlem-i ervah ve âlem-i misâl, nim-şeffaf bir âyine-i cemâli;
ve sıfâtı muhita; ve şuunatı külliye olan bir Zât-ı Akdes'in
irade-i külliye ve kudret-i mutlaka ve ilm-i muhitle
tecelli-i sıfâtı ve cilve-i ef'âli içindeki Teveccüh-ü
Ehadiyetinden hangi şey saklanabilir, hangi iş ağır
gelebilir, hangi şey gizlenebilir, hangi fert uzak
kalabilir, hangi şahsiyet, külliyet kesbetmeden ona
yanaşabilir? S.)
"TEMESSÜL" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.