58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
HASR ne demek? HASR kelimesinin anlamı nedir?
(Haşir) Toplanmak, bir yere birikmek.
Toplama,
cem'etmek.
Kıyametten sonra bütün insanların bir yere
toplanmaları. Allahın, ölüleri diriltip mahşere çıkarması.
Kıyamet.
Bir tohumun içinden büyük ağaçlar çıktığı gibi,
her bir insanın acb-üz zeneb denilen bir nevi çekirdeğinden
diriltilerek bütün insanların Haşir Meydanında toplanmaları.
(Bak: Acb-üz Zeneb)(Surenin başında, küffar, Haşri inkâr
ettiklerinden Kur'ân onları Haşrin kabulüne mecbur etmek
için şöylece bast-ı mukaddemât eder; der: "Ayâ, üstünüzdeki
semâya bakmıyor musunuz ki: Biz ne keyfiyyette, ne kadar
muntazam, muhteşem bir surette bina etmişiz. Hem görmüyor
musunuz ki; nasıl yıldızlarla, Ay ve Güneş ile tezyin
etmişiz, hiç bir kusur ve noksaniyet bırakmamışız. Hem
görmüyor musunuz ki; zemini size ne keyfiyyette sermişiz, ne
kadar hikmetle tefriş etmişiz. O yerde dağları tesbit
etmişiz, denizin istilâsından muhafaza etmişiz. Hem görmüyor
musunuz o yerde ne kadar güzel, rengâ-renk her bir cinsten
çift hadrevâtı, nebâtâtı halkettik. Yerin her tarafını o
güzellerle güzelleştirdik. Hem görmüyor musunuz, ne
keyfiyyette sema cânibinden bereketli bir suyu gönderiyoruz.
O su ile bağ ve bostanları, hububatı, yüksek leziz meyveli
hurma gibi ağaçları halkedip ibâdıma rızkı onunla
gönderiyorum, yetiştiriyorum. Hem görmüyor musunuz, o su
ile, ölmüş memleketi ihya ediyorum. Binler dünyevî haşirleri
icad ediyorum. Nasıl bu nebâtatı, kudretimle bu ölmüş
memleketten çıkarıyorum; sizin haşirdeki hurucunuz da
böyledir. Kıyamette arz ölüp, siz sağ olarak çıkacaksınız."
İşte şu âyetin isbat-ı haşirde gösterdiği cezalet-i
beyaniye-ki, binden birisine ancak işaret edebildik -
nerede, insanların bir dâva için serdettikleri kelimat
nerede? S.) (Bak: Hudus)
Bir şeyin içine alma. Yalnız bir şeye mahsus kılma.
Bir çember içine almak. Askerle etrafını kuşatmak.
"HASR" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.